Ilk Türk Devletlerinde Hukuk
Hukuk Anlayışı
Hukuk, fertlerin bir arada barış ve güven ortamı içinde yaşamasını sağlamak amacıyla oluşturulan hak ve kanunların bütünüdür. Bir devletin uzun ömürlü olabilmesi toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir hukuk sisteminin olmasına bağlıdır. Türk devletlerinde de bu anlayış doğrultusunda belirli kurallara göre halkın adil olarak yönetilmesi temel ilke olarak kabul edilmiştir. Tahta çıkan hükümdarın ilk icraat olarak hukuk kurallarını düzenleyip yürürlüğe koyması bu anlayışa güzel bir örnektir.Türklerde "töre" olarak adlandırılan hukuk kuralları, yazılı olmamasına rağmen nesilden nesile aktarılarak toplum ve devlet içine yerleşip farklı Türk devletlerinde de sürekliliğini devam ettirmiştir.
Orhun Kitabeleri'nde "töre" kelimesi on bir yerde geçmekte, bunun altısında "il" ile birlikte kullanılmaktadır. Diğer beş yerde de yine "il" ile alakası açıkça belirtilmektedir.
Türk devletinin temeli töreye dayanmakta, devlet ve toplumun teşkilatlanması da töreye göre şekillendirilmekteydi. Devletin uzun süre varlığını devam ettirmesi için töreye uyulması gerektiği inancı hâkimdi.
Türklerdeki töre hükümleri yenilikçi bir yapıya sahipti. Zamana ve çevre şartlarına göre devletin ve toplumun ihtiyacı göz önünde bulundurularak gerekli düzenlemeler f yapılırdı. Bununla birlikte "adalet, iyilik, eşitlik ve insanlık" törenin değişmez hükümleriydi. Bu hükümler dışında gerektiğinde kurultay tarafından törede değişiklikler yapılırdı. Kağanın töre kurallarında değişiklik yapılmasını teklif etme yetkisi vardı. Ancak bu teklif kurultay tarafından kabul edilirse yürürlüğe girerdi.
Kurultayı oluşturan üyeler arasında halkın da bulunması Türklerde yasama yetkisinin halk, kurultay (toy) ve kağan arasında paylaşıldığını göstermektedir (bk. I. ünite). Yasama yetkisinin kullanımında kurultayın da önemli bir yeri vardır. Asya Hun Devleti'nde kurultayda yapılan görüşmelerde son kararın Mete Han'a ait olması buna örnektir.
Türklerde kağan da dâhil olmak üzere herkes töre hükümlerine uymak zorundadır; töreye uymamak en büyük suç olarak görülmektedir.
İlk Türk Devletlerinde Hukuki Yapı
Ülke genelinde bütün hukuksal işlerden sorumlu kişiye Yargucı adı verilmekteydi.
İlk yazılı hukuksal belgeler Uygurlar döneminde hazırlanmıştır. Uygurlara ait, kira, borç, alım-satım ve vasiyet gibi belgelere Orta Asya da yapılan arkeolojik kazılarda rastlanmıştır. Ayrıca Uygurlarla birlikte hukuk daha sağlam ve kanıtlanabilir bir nitelik kazanmıştır. Bu nedenle ticaretinde gelişmesinin etkisiyle yazılı hukuk kuralları ortaya çıkmıştır.
Not: Atlı-göçebe kültürün yaşanması nedeniyle hukuk daha pratik hale getirilmiştir. Bu nedenle idam ve hapis cezaları oldukça azdır.
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE UYGULANAN CEZALAR
• Dövme ve yaralama suçlarının cezası hayvanla ödenen tazminattan ibaretti.
• At veya madenden yapılmış şeylerin çalınması karşılığında suçlu, çaldığı eşyanın
sayı ve değerinin on mislini öderdi.
• Ordudan kaçma, vatana ihanet, adam öldürme ve barış zamanında başkasına
kılıç çekmenin cezası idamdı.
• Hayvan kaçıran hırsızın mallarına el konulur, aile fertlerinin hürriyetleri kısıtlanırdı.
• Ciddi bir tehlike olmadan ok ve yay kullanmak yasaktı.
• Hafif suçların işlenmesi karşılığında hapis cezası on günü aşmazdı.
• Bir kişi karşısındakinin bir yerini kırarsa ceza olarak atını verirdi.
Hukuk, fertlerin bir arada barış ve güven ortamı içinde yaşamasını sağlamak amacıyla oluşturulan hak ve kanunların bütünüdür. Bir devletin uzun ömürlü olabilmesi toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir hukuk sisteminin olmasına bağlıdır. Türk devletlerinde de bu anlayış doğrultusunda belirli kurallara göre halkın adil olarak yönetilmesi temel ilke olarak kabul edilmiştir. Tahta çıkan hükümdarın ilk icraat olarak hukuk kurallarını düzenleyip yürürlüğe koyması bu anlayışa güzel bir örnektir.Türklerde "töre" olarak adlandırılan hukuk kuralları, yazılı olmamasına rağmen nesilden nesile aktarılarak toplum ve devlet içine yerleşip farklı Türk devletlerinde de sürekliliğini devam ettirmiştir.
Orhun Kitabeleri'nde "töre" kelimesi on bir yerde geçmekte, bunun altısında "il" ile birlikte kullanılmaktadır. Diğer beş yerde de yine "il" ile alakası açıkça belirtilmektedir.
Türk devletinin temeli töreye dayanmakta, devlet ve toplumun teşkilatlanması da töreye göre şekillendirilmekteydi. Devletin uzun süre varlığını devam ettirmesi için töreye uyulması gerektiği inancı hâkimdi.
Türklerdeki töre hükümleri yenilikçi bir yapıya sahipti. Zamana ve çevre şartlarına göre devletin ve toplumun ihtiyacı göz önünde bulundurularak gerekli düzenlemeler f yapılırdı. Bununla birlikte "adalet, iyilik, eşitlik ve insanlık" törenin değişmez hükümleriydi. Bu hükümler dışında gerektiğinde kurultay tarafından törede değişiklikler yapılırdı. Kağanın töre kurallarında değişiklik yapılmasını teklif etme yetkisi vardı. Ancak bu teklif kurultay tarafından kabul edilirse yürürlüğe girerdi.
Kurultayı oluşturan üyeler arasında halkın da bulunması Türklerde yasama yetkisinin halk, kurultay (toy) ve kağan arasında paylaşıldığını göstermektedir (bk. I. ünite). Yasama yetkisinin kullanımında kurultayın da önemli bir yeri vardır. Asya Hun Devleti'nde kurultayda yapılan görüşmelerde son kararın Mete Han'a ait olması buna örnektir.
Türklerde kağan da dâhil olmak üzere herkes töre hükümlerine uymak zorundadır; töreye uymamak en büyük suç olarak görülmektedir.
İlk Türk Devletlerinde Hukuki Yapı
Ülke genelinde bütün hukuksal işlerden sorumlu kişiye Yargucı adı verilmekteydi.
İlk yazılı hukuksal belgeler Uygurlar döneminde hazırlanmıştır. Uygurlara ait, kira, borç, alım-satım ve vasiyet gibi belgelere Orta Asya da yapılan arkeolojik kazılarda rastlanmıştır. Ayrıca Uygurlarla birlikte hukuk daha sağlam ve kanıtlanabilir bir nitelik kazanmıştır. Bu nedenle ticaretinde gelişmesinin etkisiyle yazılı hukuk kuralları ortaya çıkmıştır.
Not: Atlı-göçebe kültürün yaşanması nedeniyle hukuk daha pratik hale getirilmiştir. Bu nedenle idam ve hapis cezaları oldukça azdır.
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE UYGULANAN CEZALAR
• Dövme ve yaralama suçlarının cezası hayvanla ödenen tazminattan ibaretti.
• At veya madenden yapılmış şeylerin çalınması karşılığında suçlu, çaldığı eşyanın
sayı ve değerinin on mislini öderdi.
• Ordudan kaçma, vatana ihanet, adam öldürme ve barış zamanında başkasına
kılıç çekmenin cezası idamdı.
• Hayvan kaçıran hırsızın mallarına el konulur, aile fertlerinin hürriyetleri kısıtlanırdı.
• Ciddi bir tehlike olmadan ok ve yay kullanmak yasaktı.
• Hafif suçların işlenmesi karşılığında hapis cezası on günü aşmazdı.
• Bir kişi karşısındakinin bir yerini kırarsa ceza olarak atını verirdi.